Altı yaşındaki çocuğa anlatır gibi... 10.01.2013
Kamu sektörünün iletişimi kolay iş değildir. Çünkü bu kurumlar yıllarca 'iletişmemek' konusunda şartlandırılmışlardır… Bu şartlanmanın en yoğun yaşandığı ve bugün başarıyla kırılmaya çalışılanlardan biri Genelkurmay Başkanlığı ise bir diğeri de hiç şüphesiz MİT'tir…
Milli İstihbarat Teşkilatı'nın yenilenen resmi internet sitesinde 'Yerli dizi ve filmlerde konu edilen İstihbarat Görevlisi MİT Görevlisi modeli aslına ne kadar uygundur?" diye soran vatandaşa şu yanıt verilmiş:
'Senaryo yazarları, ürünlerini pazarlayabilmek için eserlerine doğal olarak gerçeğin ötesinde heyecan ve cazibe katma ihtiyacı hisseder. Yarattıkları karakterlere odaklanan film yapımcılarının gerçekle kurgu arasındaki aralığı genişletmeleri yanlış anlamaları da beraberinde getirebilmektedir. Bu tür yapımların, ticari kaygıları da içerdiği izleyici tarafından gözardı edilmemelidir'
MİT'in sitesinde belki tüm kamu kuruluşlarının web siteleri için örnek alınması gereken 'Çocuk Sayfası'nı tıklayıp, 'Biz Kimiz?' sayfasını açtığınızda 12 yaş üstü çocuklara yönelik çok açık seçik bir istihbarat tanımı veriliyor:
'İstihbarat, iletişim kabiliyeti yüksek, her koşulda pratik çözümler bulabilecek, adaptasyon ve analiz yeteneği yüksek olan, teknolojik araçları kullanmayı bilen, araştırıcı, cesur ve sadık insanlara ihtiyaç duyan bir meslek dalıdır.'
Bu sayfadaki satranç konseptli 'Taşlar yanyana dizildiğinde oyunu kimin kazanacağı hiç belli olmaz' diye başlayan tanıtım filmindeki son derece etkileyici şu cümlelerini işittiğinizde Kurtlar Vadisi'nden Polat Alemdar'ın akla gelmemesi mümkün mü?
'Oyun bittiğinde şahlarla piyonlar aynı kutuya konur. Biz küresel oyunun hiçbir zaman bitmeyeceğini biliyoruz. Bu oyunda dostlarımızla ve rakiplerimizle aynı oyun tahtasının üzerindeyiz. Oyunu ülkemizin özgürlüğü için çok dikkatli oynamamız gerektiğinin farkındayız. Biz MİT'iz. Siz bilmeseniz de sizin için varız. Sizin için çalışırız. Bu millet sonsuza kadar var olsun diye.'
Galiba tüm mesele Tom Hanks ve Denzel Washington'un birlikte oynadıkları The Philadelphia adlı filmden belleklerde kalan o unutulmaz tavsiyeye uyabilmek:
'Bana altı yaşındaki çocuğa anlatır gibi anlat...'
Doğru algılatmanın yolu açık seçik ifade etmekten geçiyor. Basitçe ve hedefe uygun olarak. Çünkü 'belirsizlik' olumsuz algıyı da peşinde taşıyor.
Ön yargıları kırmak zordur, bence siz iyisi mi girip bakın o siteye…
Cem Yılmaz bir fenomendir…
Türk Telekom'un, demode, küflü, köhnemiş bir yapıdan; modern, pırıl pırıl, genç, dinamik ileri teknoloji dünyasına kısa zamanda en azından algıda geçişinin sağlanmasında büyük katkısı olduğu tartışma götürmeyen Cem Yılmaz'ı Türk Telekom (ne hikmetse?) bırakınca, İş Bankası kapmıştı… Cem Yılmazlı (Servet Bey) ilk İş Bankası filmi (88. Yıl), gösterildiğinde çok etkili oldu.
Biz de devamını heyecanla bekliyoruz, demiştik. Geldi devamı ve en az birinci kadar ilginç sahnelerle… Yapımcı ve yönetmen arkadaşları ve İş Bankası'nı kutluyoruz.
Bu arada zamanlama da müthiş. Bu reklam filmiyle birlikte Cem'in sinema filmi halinde yüzlerce salonda başlayan uzun metraj filmi de inanılmaz iş yapıyor. Öncesinden sahnedeki performansını izlemiş olmama rağmen, fragmanları görünce bir kez daha gidesim geldi. Çünkü Cem'i sahnede izlemek ile yakın plan sinema izlemek çok farklı.
Bir de böyle Acun Ilıcalı var… Bu çocuklar ne yaparsa hep 'çalışıyor'… Ya da hep çalışacak işlerin içinde oluyorlar belli ki. Ben siyasetçi olsam oturur bu ikisini izlerim. Bir de belki Tarkan'la Sezen Aksu'yu… İçerikten bağımsız. Bunların özü ve fenomenlerinde bir şeyler olmalı, siyasilerin alıp inceleyeceği…
Şehir belleği beslenmek ister
Beyoğlu Belediyesi, kurulduğu günden bu yana görev yapmış olan belediye başkanlarına karşı mükemmel bir vefa örneği sergiliyor. Aynı zamanda 'iletişimde süreklilik' arzusunun da iyi örneklerinden biri bu etkinlik. Beyoğlu'na hizmet etmiş 26 belediye başkanının hizmet dönemlerini 'Altıncı Daire-i Belediye Başkanları ve Hizmetleri Kronolojisi' sergisiyle gündeme getirerek bellek tazeliyor. Sergi, Beyoğlu Belediyesi Sanat Galerisi'nde açılmış.
Serginin adında neden 'Altıncı Daire' ifadesi var? Çünkü, 28 Aralık 1857 tarihli nizamnameyle İstanbul, 14 belediye dairesine ayrılmış. Beyoğlu ve Galata bölgesi de Altıncı Daire olarak düzenlenmiş. Beyoğlu Belediyesi'ne de o yıllarda 'Altıncı Daire' demişler. İlk başkan Mehmet Kamil Bey'miş. Mehmet Kamil Bey'den şimdiki Başkan Ahmet Misbah Demircan'a kadar 27 başkanlık dönemi yaşamış Beyoğlu. 155 yıllık bir süre içinde hizmetler anlamında kilometre taşı sayılabilecek ne varsa, bu sergide yansıtılmış.
Şehir belleğine de çok büyük bir hizmet bu. İstanbul'daki tüm belediyeler, Beyoğlu Belediyesi'nin bu etkinliğini örnek alsalar ne olacağını tahmin edebiliyor musunuz? Kısır tartışmaları çok ötesinde, farklı dünya görüşüne sahip yerel yönetim anlayışlarıyla bu şehre, dolayısıyla memlekete ne büyük bir hizmet zenginliği sağladığının ya d ne feci 'hasarlar' verdiklerinin anlaşılmasının mümkün olduğunu gözlerimizle de, ruhumuzla da idrak etme fırsatını birlikte yakalayabiliriz. Sizce de, dünle bugünü buluşturmayı bilemediğimiz için, 'terkip yapma sanatı'ndan yoksun olduğumuzu iddia edebilir miyiz?
Milli İstihbarat Teşkilatı'nın yenilenen resmi internet sitesinde 'Yerli dizi ve filmlerde konu edilen İstihbarat Görevlisi MİT Görevlisi modeli aslına ne kadar uygundur?" diye soran vatandaşa şu yanıt verilmiş:
'Senaryo yazarları, ürünlerini pazarlayabilmek için eserlerine doğal olarak gerçeğin ötesinde heyecan ve cazibe katma ihtiyacı hisseder. Yarattıkları karakterlere odaklanan film yapımcılarının gerçekle kurgu arasındaki aralığı genişletmeleri yanlış anlamaları da beraberinde getirebilmektedir. Bu tür yapımların, ticari kaygıları da içerdiği izleyici tarafından gözardı edilmemelidir'
MİT'in sitesinde belki tüm kamu kuruluşlarının web siteleri için örnek alınması gereken 'Çocuk Sayfası'nı tıklayıp, 'Biz Kimiz?' sayfasını açtığınızda 12 yaş üstü çocuklara yönelik çok açık seçik bir istihbarat tanımı veriliyor:
'İstihbarat, iletişim kabiliyeti yüksek, her koşulda pratik çözümler bulabilecek, adaptasyon ve analiz yeteneği yüksek olan, teknolojik araçları kullanmayı bilen, araştırıcı, cesur ve sadık insanlara ihtiyaç duyan bir meslek dalıdır.'
Bu sayfadaki satranç konseptli 'Taşlar yanyana dizildiğinde oyunu kimin kazanacağı hiç belli olmaz' diye başlayan tanıtım filmindeki son derece etkileyici şu cümlelerini işittiğinizde Kurtlar Vadisi'nden Polat Alemdar'ın akla gelmemesi mümkün mü?
'Oyun bittiğinde şahlarla piyonlar aynı kutuya konur. Biz küresel oyunun hiçbir zaman bitmeyeceğini biliyoruz. Bu oyunda dostlarımızla ve rakiplerimizle aynı oyun tahtasının üzerindeyiz. Oyunu ülkemizin özgürlüğü için çok dikkatli oynamamız gerektiğinin farkındayız. Biz MİT'iz. Siz bilmeseniz de sizin için varız. Sizin için çalışırız. Bu millet sonsuza kadar var olsun diye.'
Galiba tüm mesele Tom Hanks ve Denzel Washington'un birlikte oynadıkları The Philadelphia adlı filmden belleklerde kalan o unutulmaz tavsiyeye uyabilmek:
'Bana altı yaşındaki çocuğa anlatır gibi anlat...'
Doğru algılatmanın yolu açık seçik ifade etmekten geçiyor. Basitçe ve hedefe uygun olarak. Çünkü 'belirsizlik' olumsuz algıyı da peşinde taşıyor.
Ön yargıları kırmak zordur, bence siz iyisi mi girip bakın o siteye…
Cem Yılmaz bir fenomendir…
Türk Telekom'un, demode, küflü, köhnemiş bir yapıdan; modern, pırıl pırıl, genç, dinamik ileri teknoloji dünyasına kısa zamanda en azından algıda geçişinin sağlanmasında büyük katkısı olduğu tartışma götürmeyen Cem Yılmaz'ı Türk Telekom (ne hikmetse?) bırakınca, İş Bankası kapmıştı… Cem Yılmazlı (Servet Bey) ilk İş Bankası filmi (88. Yıl), gösterildiğinde çok etkili oldu.
Biz de devamını heyecanla bekliyoruz, demiştik. Geldi devamı ve en az birinci kadar ilginç sahnelerle… Yapımcı ve yönetmen arkadaşları ve İş Bankası'nı kutluyoruz.
Bu arada zamanlama da müthiş. Bu reklam filmiyle birlikte Cem'in sinema filmi halinde yüzlerce salonda başlayan uzun metraj filmi de inanılmaz iş yapıyor. Öncesinden sahnedeki performansını izlemiş olmama rağmen, fragmanları görünce bir kez daha gidesim geldi. Çünkü Cem'i sahnede izlemek ile yakın plan sinema izlemek çok farklı.
Bir de böyle Acun Ilıcalı var… Bu çocuklar ne yaparsa hep 'çalışıyor'… Ya da hep çalışacak işlerin içinde oluyorlar belli ki. Ben siyasetçi olsam oturur bu ikisini izlerim. Bir de belki Tarkan'la Sezen Aksu'yu… İçerikten bağımsız. Bunların özü ve fenomenlerinde bir şeyler olmalı, siyasilerin alıp inceleyeceği…
Şehir belleği beslenmek ister
Beyoğlu Belediyesi, kurulduğu günden bu yana görev yapmış olan belediye başkanlarına karşı mükemmel bir vefa örneği sergiliyor. Aynı zamanda 'iletişimde süreklilik' arzusunun da iyi örneklerinden biri bu etkinlik. Beyoğlu'na hizmet etmiş 26 belediye başkanının hizmet dönemlerini 'Altıncı Daire-i Belediye Başkanları ve Hizmetleri Kronolojisi' sergisiyle gündeme getirerek bellek tazeliyor. Sergi, Beyoğlu Belediyesi Sanat Galerisi'nde açılmış.
Serginin adında neden 'Altıncı Daire' ifadesi var? Çünkü, 28 Aralık 1857 tarihli nizamnameyle İstanbul, 14 belediye dairesine ayrılmış. Beyoğlu ve Galata bölgesi de Altıncı Daire olarak düzenlenmiş. Beyoğlu Belediyesi'ne de o yıllarda 'Altıncı Daire' demişler. İlk başkan Mehmet Kamil Bey'miş. Mehmet Kamil Bey'den şimdiki Başkan Ahmet Misbah Demircan'a kadar 27 başkanlık dönemi yaşamış Beyoğlu. 155 yıllık bir süre içinde hizmetler anlamında kilometre taşı sayılabilecek ne varsa, bu sergide yansıtılmış.
Şehir belleğine de çok büyük bir hizmet bu. İstanbul'daki tüm belediyeler, Beyoğlu Belediyesi'nin bu etkinliğini örnek alsalar ne olacağını tahmin edebiliyor musunuz? Kısır tartışmaları çok ötesinde, farklı dünya görüşüne sahip yerel yönetim anlayışlarıyla bu şehre, dolayısıyla memlekete ne büyük bir hizmet zenginliği sağladığının ya d ne feci 'hasarlar' verdiklerinin anlaşılmasının mümkün olduğunu gözlerimizle de, ruhumuzla da idrak etme fırsatını birlikte yakalayabiliriz. Sizce de, dünle bugünü buluşturmayı bilemediğimiz için, 'terkip yapma sanatı'ndan yoksun olduğumuzu iddia edebilir miyiz?