Başbakan Kırıkkale''''ye hesap sormuş 28.02.2013
Gözden kaçmış olabilir… Siyasi iletişimle ilgilenenlerin dikkatine sunmakta yarar var. Küçük bir örnek gibi gözükebilir. İş dünyasındaki 'Kurum içi iletişim' stratejileriyle bazı açılardan parallellik kurulabilecek bir deneyime işaret etmesi açısından da iyi bir örnek. Bizce geneldeki siyasi konumlanma ve yönetim yaklaşımı çerçevesinde de dikkate değer bir yaklaşım…
Başbakan Tayyip Erdoğan, geçen hafta partisinin bölge toplantılarının 4.'sünü Orta Anadolu milletvekilleriyle yapmış. Tüm bölge toplantılarında olduğu gibi Orta Anadolu toplantısına da o illerin AKP milletvekilleri, bakanlar, belediye başkanları ve il başkanları katılmış. Tabii anket sonuçları da gündeme gelmiş…
Erdoğan, illerde yapılan anketleri tek tek açıklamış. Konu Kırıkkale'ye gelince ortalık biraz karışmış… 'Yarın bir yerel seçim olsa?' sorusuna karşılık, AK Parti'ye oy vereceğini söyleyenlerin oranının ancak yüzde 13 çıktığı görülmüş. Oysa 2009'da AK Parti Kırıkkale'de yüzde 31'le belediye başkanlığını kazanmış. Bir puanlık düşüşe bile tahammülü olmayan Başkan bayağı kızmış. Tepkisini 'fecaat' diye ortaya koymuş. Toplantıda bulunan Belediye Başkanı Veli Korkmaz'a biraz yüklenmiş. Kırıkkale milletvekilleri de nasiplerini bir şekilde almış olmalılar. Daha önce Başkan'ın Mardin teşkilatıyla biraraya geldiği toplantıdan kaydedilmiş görüntüler de Kırıkkale'de olup bitenlerden farksızdı.
Teşkilat içi iletişimde liderlikten, açık-şeffaf yönetime; paydaşlarla derinlikli ilişkiden kurum kültürünün doğru yansıtılmasına; basılı, görsel, işitsel araçlardan seromonilere kadar alınacak pek çok iletişim aksiyonunda AK Parti tablosunun tümüne baktığınızda bütünsel algılama açısından gayet sıkı bir notu hakettiklerini kabul etmeyen uzman pek yoktur.
Peki Başbakan'ın 'fırçalama' diye tabir edilen üslubunun bu tablo içindeki yeri nedir? Bu sorunun yanıtını, ancak teşkilat içinde yürütülecek 'derinlemesine' mülakatlarla almak mümkün olablir… Çünkü aslolan algılamadır; üslup ya da söylenen içerik değil.
Kırıkkale ve Mardin toplantıları, Başbakan'ın teşkilat içindeki tüm birimlerin nabzını kendi üslubunca nasıl da sıkı sıkı tuttuğunu ortaya koymaktadır.
Peki, Kırıkkale ve Mardin haberlerinin kamuoyu nezdinde neresi ilginçtir? Şurası… Belli ki gelecek seçimlerde AK Parti her puan için savaşacak. Boş vermeyecek. Durumu sürekli ölçecek, il başkanları ve milletvekillerini zor günler bekleyecek… Peki diğer partilerde durum nedir? Kıyılarda keyifleri ne kadar yerinde; ölçüyorlar mı, acaba?.. Pek ölçüyorlarmış gibi gözükmüyor ama, inşallah yanılıyoruzdur… Unutulmasın ki, muhalefet ne kadar güçlüyse o kadar demokrasiden söz edebiliriz.
Bu vesileyle birbirimizi yanlış anlamak için en az 9 nedenimiz olduğunu söylemiş olan Sylviane Herpin hanımefendiyi hatırlayalım. Ne diyordu: '1-Düşündüğünüz, 2-Söylemek istediğiniz, 3-Söylediğinizi sandığınız, 4-Söylediğiniz, 5-Karşınızdakinin duymak istediği, 6-Duyduğu, 7-Anlamak istediği, 8-Anladığını sandığı,
9-Anladığı... Arasında farklar vardır.'
Liderler, bu farkları kapatan özel insanlardır.
Wang diye bir derviş...
Salı günkü 'Yılmaz Erdoğan çıtayı yükseltti' başlıklı yazımda filmin temel ekseni ve 20 ve 22 yaşlarında yitirilen Zonguldaklı şairlerin dünyalarının özel bir simgesi sayılabilecek 'Kelebek hikayesi' ile ilgili olarak şöyle yazmıştım:
'Bir de başına 'Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu'nun anısına saygıyla' yazsalarmış ve de filme adını vermiş olan kelebek hikâyesinden söz ederken, en azından lafın anonim olduğuna vurgu yapılsa ve lafın Yılmaz Erdoğan'a ait olduğu algısı yaratılmasaymış, tadından geçilmezmiş.'
Kelebek hikâyesi, 'anonim' değil Çinli bilge Chuang-Tzu'ya aitmiş. Felsefi Taoculuğun en önemli iki isminden birine... (Diğeri Lao-Tzu.)
'Kelebek hikâyesi' deyip duruyoruz. Bu hikâyenin aslını da sözkonusu yazımda belirttiği gibi Dücane Cündioğlu kardeşimizin 'Düşteyken Düş Görebilir misin?' başlıklı yazısından (20.12.2009) alıntılayalım:
— 'Wang, (rüyasında bir kelebek olduğunu görmüştü. Çimenlerde, çiçeklerin üzerinde oturuyordu. Bir yerden başka bir yere uçup duruyordu. Sonra uyandı. Kendisinin, rüyasında kelebek olduğunu gören Wang mı; yoksa rüyasında Wang olduğunu gören bir kelebek mi olduğunu artık bilemiyordu.'
Wang kim? Chuang-Tzu'nun ta kendisi... Wang, Yılmaz Erdoğan'ın hikayesinde 'Bir derviş' olarak geçince uluslararası bir mesel ya da 'anonim' diye düşünmemiz doğal. Diğer yandan Wang'ın da bir derviş olduğunu söylemek pekala mümkün tabii.
Başbakan Tayyip Erdoğan, geçen hafta partisinin bölge toplantılarının 4.'sünü Orta Anadolu milletvekilleriyle yapmış. Tüm bölge toplantılarında olduğu gibi Orta Anadolu toplantısına da o illerin AKP milletvekilleri, bakanlar, belediye başkanları ve il başkanları katılmış. Tabii anket sonuçları da gündeme gelmiş…
Erdoğan, illerde yapılan anketleri tek tek açıklamış. Konu Kırıkkale'ye gelince ortalık biraz karışmış… 'Yarın bir yerel seçim olsa?' sorusuna karşılık, AK Parti'ye oy vereceğini söyleyenlerin oranının ancak yüzde 13 çıktığı görülmüş. Oysa 2009'da AK Parti Kırıkkale'de yüzde 31'le belediye başkanlığını kazanmış. Bir puanlık düşüşe bile tahammülü olmayan Başkan bayağı kızmış. Tepkisini 'fecaat' diye ortaya koymuş. Toplantıda bulunan Belediye Başkanı Veli Korkmaz'a biraz yüklenmiş. Kırıkkale milletvekilleri de nasiplerini bir şekilde almış olmalılar. Daha önce Başkan'ın Mardin teşkilatıyla biraraya geldiği toplantıdan kaydedilmiş görüntüler de Kırıkkale'de olup bitenlerden farksızdı.
Teşkilat içi iletişimde liderlikten, açık-şeffaf yönetime; paydaşlarla derinlikli ilişkiden kurum kültürünün doğru yansıtılmasına; basılı, görsel, işitsel araçlardan seromonilere kadar alınacak pek çok iletişim aksiyonunda AK Parti tablosunun tümüne baktığınızda bütünsel algılama açısından gayet sıkı bir notu hakettiklerini kabul etmeyen uzman pek yoktur.
Peki Başbakan'ın 'fırçalama' diye tabir edilen üslubunun bu tablo içindeki yeri nedir? Bu sorunun yanıtını, ancak teşkilat içinde yürütülecek 'derinlemesine' mülakatlarla almak mümkün olablir… Çünkü aslolan algılamadır; üslup ya da söylenen içerik değil.
Kırıkkale ve Mardin toplantıları, Başbakan'ın teşkilat içindeki tüm birimlerin nabzını kendi üslubunca nasıl da sıkı sıkı tuttuğunu ortaya koymaktadır.
Peki, Kırıkkale ve Mardin haberlerinin kamuoyu nezdinde neresi ilginçtir? Şurası… Belli ki gelecek seçimlerde AK Parti her puan için savaşacak. Boş vermeyecek. Durumu sürekli ölçecek, il başkanları ve milletvekillerini zor günler bekleyecek… Peki diğer partilerde durum nedir? Kıyılarda keyifleri ne kadar yerinde; ölçüyorlar mı, acaba?.. Pek ölçüyorlarmış gibi gözükmüyor ama, inşallah yanılıyoruzdur… Unutulmasın ki, muhalefet ne kadar güçlüyse o kadar demokrasiden söz edebiliriz.
Bu vesileyle birbirimizi yanlış anlamak için en az 9 nedenimiz olduğunu söylemiş olan Sylviane Herpin hanımefendiyi hatırlayalım. Ne diyordu: '1-Düşündüğünüz, 2-Söylemek istediğiniz, 3-Söylediğinizi sandığınız, 4-Söylediğiniz, 5-Karşınızdakinin duymak istediği, 6-Duyduğu, 7-Anlamak istediği, 8-Anladığını sandığı,
9-Anladığı... Arasında farklar vardır.'
Liderler, bu farkları kapatan özel insanlardır.
Wang diye bir derviş...
Salı günkü 'Yılmaz Erdoğan çıtayı yükseltti' başlıklı yazımda filmin temel ekseni ve 20 ve 22 yaşlarında yitirilen Zonguldaklı şairlerin dünyalarının özel bir simgesi sayılabilecek 'Kelebek hikayesi' ile ilgili olarak şöyle yazmıştım:
'Bir de başına 'Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu'nun anısına saygıyla' yazsalarmış ve de filme adını vermiş olan kelebek hikâyesinden söz ederken, en azından lafın anonim olduğuna vurgu yapılsa ve lafın Yılmaz Erdoğan'a ait olduğu algısı yaratılmasaymış, tadından geçilmezmiş.'
Kelebek hikâyesi, 'anonim' değil Çinli bilge Chuang-Tzu'ya aitmiş. Felsefi Taoculuğun en önemli iki isminden birine... (Diğeri Lao-Tzu.)
'Kelebek hikâyesi' deyip duruyoruz. Bu hikâyenin aslını da sözkonusu yazımda belirttiği gibi Dücane Cündioğlu kardeşimizin 'Düşteyken Düş Görebilir misin?' başlıklı yazısından (20.12.2009) alıntılayalım:
— 'Wang, (rüyasında bir kelebek olduğunu görmüştü. Çimenlerde, çiçeklerin üzerinde oturuyordu. Bir yerden başka bir yere uçup duruyordu. Sonra uyandı. Kendisinin, rüyasında kelebek olduğunu gören Wang mı; yoksa rüyasında Wang olduğunu gören bir kelebek mi olduğunu artık bilemiyordu.'
Wang kim? Chuang-Tzu'nun ta kendisi... Wang, Yılmaz Erdoğan'ın hikayesinde 'Bir derviş' olarak geçince uluslararası bir mesel ya da 'anonim' diye düşünmemiz doğal. Diğer yandan Wang'ın da bir derviş olduğunu söylemek pekala mümkün tabii.