'Dijitali merkeze koymayın; üzülürsünüz'
21.05.2013 - Yeni Şafak Gazetesi
Herhalde, derinlemesine piyasadaki uygulamanın içinde olan az sayıdaki akademisyenlerimizden biri olduğundan, diye düşünüyorum (diğerleriyle tartışmıyoruz) sıkça anlaşamadığımız, bazen de şaşkınlık içinde hem fikir olduğumuzu fark ettiğimiz, birbirimize hiçbir zaman da saygımızı yitirmediğimiz Ali Atıf Bir Hoca, 19 Mayıs tarihli Bugün'deki köşesinde, digital medyayla yatıp güne onunla uyananlar için pekala rehabilitasyon yerine geçebilecek etkili bir yazı kaleme almış.
Teknoloji odaklı konumlandırılmasını takdirle izlediğim Garanti Bankası reklamlarında iPhone için geliştirilen iGaranti uygulamasına dikkat çeken, yarı kimya profesörü yarı Steve Jobs haliyle karşımıza dikilen Mazhar Alanson'u her görüşümde içimden geçenlere tercüman olmuş. (Bu arada reklamın 'hoş' olduğunu inkâr edersek, ayıp olur)
Kafa sesim söylenip dururken, MadameTussauds'dan ya da ülkemizdeki yeni rakibi Eskişehir Balmumu Heykel Müzesi'nden fırlayıp da ekranlarımızda boy göstermiş Apple kurucusundan (toprağı bol olsun) bizimkilere nasıl bir hayır çıkacağını merak edip duruyordum. Ali Atıf Bir Hoca yetişmiş imdadıma.
Dijital pazarlamayı yere göğe koyamayanlara, Steve Jobs'un hiç de öyle antin kuntin yöntemler peşinde olmadığını, nasıl da geleneksel bir yol izlemeyi tercih ettiğini Ali Atıf Hoca, kendisi değil -Kendisi anlatsa o kadar kıymetli olmazdı. Micheal efendi söyleyince başka oluyor tabii- Advertising Age dergisinde 2011'de yayımlanan Michael Learmonth imzalı yazıyı referans göstererek hepimizi aydınlatmış.
'Tüm pazarlamacıların; 'like'lar, tweetler, sosyal medya analizleri vs'ye kafaya taktığı dönemde Steve Jobs pazarlamayı da çok basite indirgemişti: Muhteşem bir ürünün hayatınızı nasıl değiştireceğinin hikâyesini, kitlesel medyayı kullanarak, olabildiğince çok insana anlatmak.'
Tam burada Ali Atıf Hoca vurgusunu da yapmış: 'Kitlesel medyayı kullanarak.'
Özetleyerek devam edelim:
'Steve Jobs'un markası üzerindeki tam kontrolü Apple'ın sosyal medya sayfalarında da kendini gösteriyor. İnteraktif iletişim, marka mesajlarının tüketici tarafından yayılması vs. gibi konuların bu kadar yaygınlaştığı bir dönemde; Apple'ın neredeyse hiç kullanmadığı bir Facebook sayfası ve Twitter adresi mevcut. Youtube kanalını ise yakın bir zamanda açan Apple burada da tüm videolarını kullanıcı yorumlarına kapatmış durumda.
Web sitesinde Facebook, Twitter vs. gibi sosyal medya adreslerini veren, ürünlerini, haberlerini paylaşma imkânı sunan markaların aksine Apple'ın kendi sayfasında bu butonlara yer yok.'
Ali Atıf Hoca, yazısının finalini şöyle bağlamış:
'Hep söylüyorum hâlâ dijitali merkeze koymayın, markanızın geleceği için televizyon, gazeteden, açık havadan şaşmayın, üzülürsünüz.'
Biz de bir küçük açıklama ekleyelim: Bir'in söyledikleri, digital medyayı tamamen ve her zaman ihmal edin, anlamına gelmiyor. Hedef kitleye göre bal gibi iş görebilir bu kanal da. Negatif algı yaratmak, şuursuzca saldırmak için tüm sosyopatlarca o kadar sık kullanıldı ve güven aralığı o kadar düşük, etkisi o kadar saman alevi gibi ki, pazarlama stratejilerini o alana bağlamak, hüsranla sonuçlanan bir serüvene dönüşebilir…
'İçerik' ve 'Etkinlik Yönetimi' ilişkisi üzerine...
Hafta sonu İtalya'daydık. Hem ülke hem de kent markası adına dikkatle incelenmesi gereken önemli bir PR ekinliğine tanık olduk. Volvo Grup Kamyonlarının Türkiye'den Sorumlu Başkan Yardımcısı Mete Büyükakıncı'nın davetine icabet ederek, İtalya'nın küçücük kenti Rimini'nin küçücük kasabası Riccone'nin küçücük köyü Misano'daki çok modern bir pistte Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden gelen çok sayıda gazeteci ile birlikte ilginç bir yarış izledik.
Volvo Grubu Kamyonları bünyesinde bulunan kamyon markalarından Renault Trucks'ın da güçlü bir takımla katıldığı bir kamyon (daha doğrusu çekici) yarışıydı bu. Avrupa Kamyon Yarışları Şampiyonası'nın (Grand Prix) ilk ayağıymış.
Grand Prix, 8 ülkede koşulacak 10 ayaktan oluşuyormuş. İtalya'dan sonra İspanya, Fransa, Avusturya, Almanya, Rusya, Çek Cumhuriyeti, Belçika varmış sırada. Şampiyon 10 yarışın sonunda belli oluyormuş. Renault 2010 ve 2012'de Grand Prix kupasını evine götürmüş.
Markalar teknolojilerini bu yarışlarda sınama imkânı buluyormuş. Örneğin Renault da Haziran'da lanse etmeyi planladığı yeni modelini bu pistlerde sınamış.
Kamyon dünyası, geçen yıl bir ayağının da Türkiye'de koşulduğu bu yarışa büyük önem veriyor. Misano'daki yarışın ana sponsorları şöyleydi. Daf, Mercedes, Renault, Man, Scania, Iveco. Bu ilk ayağa Man ve Renault takımları ağırlıklarını koydular.
İstanbul ve Türkiye'nin marka değerinin yükseltilmesi için büyük çaba harcayan TİM Başkanı Sayın Mehmet Büyükekşi ve ekibi keşke bu etkinliği izleselerdi. İçerik yönetimi – etkinlik yönetimi ilişkisini kavramak ve hayata geçirmek adına İstanbul ve Türkiye'nin Olimpiyatlar gibi büyük olayların yanı sıra bu tür küçük, ancak çok etkili uluslar arası organizasyonlara ne kadar ihtiyacı olduğunu hemen kavrarlardı.
Bu arada 'Entelektüellik' bazılarına göre hiçbir şeyi, özellikle de kendi ülkeni 'beğenmemek' olarak ortaya konuyor ya, ben yine geçemedim sınavdan… İtalya'nın pek çok konuda bizden geri olduğunu görüp (özellikle telekom hizmetleri) yüreğime su serptim. Ayrıca bazılarına inat THY'de yine her şey çok iyiydi. Hem de içinden geçtikleri sorunlu döneme rağmen…
Reklam filmi alkış alır mı?
Onca yıldır üniversitede ders veririz, yaptığımız sunumların, verdiğimiz konferansları sayısını hatırlamıyorum. Ancak ilk kez böyle bir durumla karşılaştım…
Ankara Ticaret Odası'nın olağanüstü çağdaş kongre salonunda Shopping Fest öncesi Mağaza Yöneticileri için Soysal Danışmanlık ile birlikte düzenlediği yarım günlük bir etkinlikte biz de hasbelkader konuşmacıydık…
Konuşmamızın zaman zaman alkışlarla kesilmesinden doğal olarak memnun olurum olmasına da, bu kez farklı bir gelişmeye tanık olduk ve ilk defa; hem de iki ayrı bölümde gösterdiğimiz reklamlarda, üstelik hiç de beklemediğim bir anda yüzlerce kişinin bulunduğu salon alkışlarla inlemez mi? Reklam filminin alkış aldığı nerede görülmüş? İyisi, alıyormuş demek ki…
Biri Anadolu Efes Basketbol Takımı'nın, o klasik konser esprisinin yapıldığı, internette milyonların tıkladığı şirin reklam; diğeri Teknosa'nın anneler günü için hazırlattığı, hem akıl, hem zekâ hem de duygusallık yüklü reklamı…
Etki daha iyi nasıl ölçülür ki?… Reklam yaptıranlara öneri: Reklamlarınızın alkış alıp almadığını test ettirin…
Teknoloji odaklı konumlandırılmasını takdirle izlediğim Garanti Bankası reklamlarında iPhone için geliştirilen iGaranti uygulamasına dikkat çeken, yarı kimya profesörü yarı Steve Jobs haliyle karşımıza dikilen Mazhar Alanson'u her görüşümde içimden geçenlere tercüman olmuş. (Bu arada reklamın 'hoş' olduğunu inkâr edersek, ayıp olur)
Kafa sesim söylenip dururken, MadameTussauds'dan ya da ülkemizdeki yeni rakibi Eskişehir Balmumu Heykel Müzesi'nden fırlayıp da ekranlarımızda boy göstermiş Apple kurucusundan (toprağı bol olsun) bizimkilere nasıl bir hayır çıkacağını merak edip duruyordum. Ali Atıf Bir Hoca yetişmiş imdadıma.
Dijital pazarlamayı yere göğe koyamayanlara, Steve Jobs'un hiç de öyle antin kuntin yöntemler peşinde olmadığını, nasıl da geleneksel bir yol izlemeyi tercih ettiğini Ali Atıf Hoca, kendisi değil -Kendisi anlatsa o kadar kıymetli olmazdı. Micheal efendi söyleyince başka oluyor tabii- Advertising Age dergisinde 2011'de yayımlanan Michael Learmonth imzalı yazıyı referans göstererek hepimizi aydınlatmış.
'Tüm pazarlamacıların; 'like'lar, tweetler, sosyal medya analizleri vs'ye kafaya taktığı dönemde Steve Jobs pazarlamayı da çok basite indirgemişti: Muhteşem bir ürünün hayatınızı nasıl değiştireceğinin hikâyesini, kitlesel medyayı kullanarak, olabildiğince çok insana anlatmak.'
Tam burada Ali Atıf Hoca vurgusunu da yapmış: 'Kitlesel medyayı kullanarak.'
Özetleyerek devam edelim:
'Steve Jobs'un markası üzerindeki tam kontrolü Apple'ın sosyal medya sayfalarında da kendini gösteriyor. İnteraktif iletişim, marka mesajlarının tüketici tarafından yayılması vs. gibi konuların bu kadar yaygınlaştığı bir dönemde; Apple'ın neredeyse hiç kullanmadığı bir Facebook sayfası ve Twitter adresi mevcut. Youtube kanalını ise yakın bir zamanda açan Apple burada da tüm videolarını kullanıcı yorumlarına kapatmış durumda.
Web sitesinde Facebook, Twitter vs. gibi sosyal medya adreslerini veren, ürünlerini, haberlerini paylaşma imkânı sunan markaların aksine Apple'ın kendi sayfasında bu butonlara yer yok.'
Ali Atıf Hoca, yazısının finalini şöyle bağlamış:
'Hep söylüyorum hâlâ dijitali merkeze koymayın, markanızın geleceği için televizyon, gazeteden, açık havadan şaşmayın, üzülürsünüz.'
Biz de bir küçük açıklama ekleyelim: Bir'in söyledikleri, digital medyayı tamamen ve her zaman ihmal edin, anlamına gelmiyor. Hedef kitleye göre bal gibi iş görebilir bu kanal da. Negatif algı yaratmak, şuursuzca saldırmak için tüm sosyopatlarca o kadar sık kullanıldı ve güven aralığı o kadar düşük, etkisi o kadar saman alevi gibi ki, pazarlama stratejilerini o alana bağlamak, hüsranla sonuçlanan bir serüvene dönüşebilir…
'İçerik' ve 'Etkinlik Yönetimi' ilişkisi üzerine...
Hafta sonu İtalya'daydık. Hem ülke hem de kent markası adına dikkatle incelenmesi gereken önemli bir PR ekinliğine tanık olduk. Volvo Grup Kamyonlarının Türkiye'den Sorumlu Başkan Yardımcısı Mete Büyükakıncı'nın davetine icabet ederek, İtalya'nın küçücük kenti Rimini'nin küçücük kasabası Riccone'nin küçücük köyü Misano'daki çok modern bir pistte Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden gelen çok sayıda gazeteci ile birlikte ilginç bir yarış izledik.
Volvo Grubu Kamyonları bünyesinde bulunan kamyon markalarından Renault Trucks'ın da güçlü bir takımla katıldığı bir kamyon (daha doğrusu çekici) yarışıydı bu. Avrupa Kamyon Yarışları Şampiyonası'nın (Grand Prix) ilk ayağıymış.
Grand Prix, 8 ülkede koşulacak 10 ayaktan oluşuyormuş. İtalya'dan sonra İspanya, Fransa, Avusturya, Almanya, Rusya, Çek Cumhuriyeti, Belçika varmış sırada. Şampiyon 10 yarışın sonunda belli oluyormuş. Renault 2010 ve 2012'de Grand Prix kupasını evine götürmüş.
Markalar teknolojilerini bu yarışlarda sınama imkânı buluyormuş. Örneğin Renault da Haziran'da lanse etmeyi planladığı yeni modelini bu pistlerde sınamış.
Kamyon dünyası, geçen yıl bir ayağının da Türkiye'de koşulduğu bu yarışa büyük önem veriyor. Misano'daki yarışın ana sponsorları şöyleydi. Daf, Mercedes, Renault, Man, Scania, Iveco. Bu ilk ayağa Man ve Renault takımları ağırlıklarını koydular.
İstanbul ve Türkiye'nin marka değerinin yükseltilmesi için büyük çaba harcayan TİM Başkanı Sayın Mehmet Büyükekşi ve ekibi keşke bu etkinliği izleselerdi. İçerik yönetimi – etkinlik yönetimi ilişkisini kavramak ve hayata geçirmek adına İstanbul ve Türkiye'nin Olimpiyatlar gibi büyük olayların yanı sıra bu tür küçük, ancak çok etkili uluslar arası organizasyonlara ne kadar ihtiyacı olduğunu hemen kavrarlardı.
Bu arada 'Entelektüellik' bazılarına göre hiçbir şeyi, özellikle de kendi ülkeni 'beğenmemek' olarak ortaya konuyor ya, ben yine geçemedim sınavdan… İtalya'nın pek çok konuda bizden geri olduğunu görüp (özellikle telekom hizmetleri) yüreğime su serptim. Ayrıca bazılarına inat THY'de yine her şey çok iyiydi. Hem de içinden geçtikleri sorunlu döneme rağmen…
Reklam filmi alkış alır mı?
Onca yıldır üniversitede ders veririz, yaptığımız sunumların, verdiğimiz konferansları sayısını hatırlamıyorum. Ancak ilk kez böyle bir durumla karşılaştım…
Ankara Ticaret Odası'nın olağanüstü çağdaş kongre salonunda Shopping Fest öncesi Mağaza Yöneticileri için Soysal Danışmanlık ile birlikte düzenlediği yarım günlük bir etkinlikte biz de hasbelkader konuşmacıydık…
Konuşmamızın zaman zaman alkışlarla kesilmesinden doğal olarak memnun olurum olmasına da, bu kez farklı bir gelişmeye tanık olduk ve ilk defa; hem de iki ayrı bölümde gösterdiğimiz reklamlarda, üstelik hiç de beklemediğim bir anda yüzlerce kişinin bulunduğu salon alkışlarla inlemez mi? Reklam filminin alkış aldığı nerede görülmüş? İyisi, alıyormuş demek ki…
Biri Anadolu Efes Basketbol Takımı'nın, o klasik konser esprisinin yapıldığı, internette milyonların tıkladığı şirin reklam; diğeri Teknosa'nın anneler günü için hazırlattığı, hem akıl, hem zekâ hem de duygusallık yüklü reklamı…
Etki daha iyi nasıl ölçülür ki?… Reklam yaptıranlara öneri: Reklamlarınızın alkış alıp almadığını test ettirin…