Kamu diplomasisinde IMF atağı 07.05.2013
13 Mayıs önemli bir tarih. Uluslararası Para Fonu'na (IMF) olan son borç dilimi ödemesinin yapılacağı gün... Artık finansal katkı sunuyor olduğumuz IMF ile ilişkilerde de, Türkiye'nin 'uçan kuşa borçlu olduğu' yolundaki neredeyse belleklere kazınmış diyebileceğimiz algıda da tam anlamıyla ezber bozan bir tarih olarak kayıtlara geçmeli.
IMF Türkiye Direktörü Mark Lewis, Türkiye'nin 5 milyar dolarla IMF'ye finansal katkı sağlayacak ülkeler arasında yer alacağını belirttiği açıklamasında şöyle demiş:
'Türkiye'nin IMF'de rolü büyümektedir ve büyümeye de devam edecektir. Halihazırda Türkiye Alternatif İcra Direktörlüğüne başkanlık etmektedir ve 2014 yılı itibariyle de tam anlamıyla İcra Direktörlüğü başkanlığını üstlenecektir. İlaveten, gelecek aylarda tamamlanması beklenen IMF'nin oy ve sermaye reformu ile Türkiye IMF'nin en büyük 20 üyesinden biri olacak.'
Bu gelişmenin 'kamu diplomasisi' tarafında da parlak bir yansımasının olması ve uluslararası toplumun bilgilendirilmesi şart oldu. Ülke markasının gücü sözkonusu olduğunda 'kamu diplomasisi atakları'nın, en fonksiyonel enstrümanlardan biri olduğunu artık idrak etmiş bulunuyoruz. 'Doğru çalıştırılan' kamu diplomasisi süreçleri, kredi derecelendirme kuruluşlarının vereceği raporlardaki üsluba bile
'ince ayar' çekmeye muktedirdir.
'Haber İçin Çal'
Ankara'daki medya kuruluşlarında çalışan Türkiye Haber Kameramanları Derneği üyelerinin muhteşem bir klibi var. İzlemeyenlere, 'Haber İçin Çal' adlı klibi internetten bulmalarını tavsiye ediyoruz. Çankaya Köşkü'nde Milli Güvenlik Kurulu toplantısının bitmesini bekleyen iki muhabirin (Aysun Torun ve Anıl Ergin) 'Uzun ince bir yoldayım'ı söylemeleriyle başlayan klip, mesleğin heyecanını, neşesini, üzüntüsünü (Suriye'deki kayıp gazeteci Kadumi bölümü) tam da Aşık Veyselce, bilgece bir tavırla yansıtıyor.
Türkiye Haber Kameramanları Derneği'nin websitesinden aldığım 'haber kameramanı' tanımıyla, klibin anlamı daha da belirginleşiyor:
'Toplumsal sorumluluk bilinciyle ulusal ve uluslararası ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel, sportif ve toplumsal olayları, savaşları ve doğa olayların yerinde izleyen, izlediği olayları inisiyatifini kullanarak meslek etiği ve habercilik kuralları içinde görüntüleyen, çektiği haber görüntülerinin en kısa sürede yayına ulaşmasını sağlayan kişi.'
'Doğa İçin Çal' kliplerinden esinlenilerek hazırladıkları 'Haber İçin Çal'da kameramanların yanısıra muhabirler, yönetmenler, haber ajansı çalışanları rol almışlar, emek vermişler. Yapım ve yönetimini İsmail Köşeli, görüntü yönetmenliğini Kazım Özbek, Emrah Ozan, Timuçin İlbaylı, Erdoğan Uluocak, Celal Çevirgen, kurgu ve montajını Volkan Baripoğlu yapmış.
Hangi meslekte olursanız olun, işinizin sınırlarını dünyaya açabilecek ve görev tanımızda yazılı olmayan 'artıları', gelişme alanlarını görmezden gelirseniz, dolayısıyla mesleğinizin heyecanını yaşayıp yaşatamazsanız, yorulursunuz.
Helal olsun Ankaralı meslektaşlara!
Bu nasıl itibar?
Ulaşım sektöründe 'en itibarlı şirket' seçildiğini tam sayfa reklamla duyuran Metro Turizm'i, bir reklamveren olarak anlamak mümkün de, seçimi yapanlar için aynı anlayışı gösterme konusunda bu kadar cömert olabilir miyiz? Varan, Ulusoy, Kamil Koç, Pamukkale gibi 'ulaşım' ve 'itibar' denildiğinde hemen akla gelecek isimler dururken, neden Metro Turizm'in öne çıktığının bir izahı olmalı. Seçimi yapanlar, veya daha doğru bir ifadeyle araştırmayı yürütenler kimler?
Türkiye İtibar Endeksi 2012 sonuçlarını elde eden araştırma şirketi Xsights, bu çalışmayı İtibar Atölyesi adına İstanbul Ticaret Üniversitesi'nin akademik denetiminde gerçekleştirmiş. Sadece ulaşım değil, alkolsüz içecek, bilişim, otomotiv, tekstil, bankacılık, gıda, ilaç, turizm, beyaz eşya, elektronik eşya, sigorta sektörlerini kapsayan bu çalışma için Xsights'ın Yönetim Kurulu Başkanı Çiğdem Penn hanım şöyle demiş:
'Türkiye'nin 26 ilinde tesadüfi seçim metotları ile belirlenen denekler ile yüz yüze anket çalışması yaparak endeks verilerini topluyoruz. Dünyanın birçok ülkesinde uygulanan X-Reputation modelimizi biz Türkiye'nin yapısal özelliklerine uyumlu olarak yeniden düzenledik ve ülkemiz insanının çok önem verdiği 'güven' ve 'gönüldaşlık' kavramlarını da araştırmamıza dahil ederek 7 kademede itibarı ölçüyoruz.'
'Tesadüfi' seçim metotlarının itibarı üzerine akla düşebilecek en ufak bir kuşku, tüm çalışmaları şaibe altında bırakmayacak mıdır? Twitter dünyası başta olmak üzere diğer sosyal ve dijital medya ortamlarında 'Bu nasıl itibar?' tartışması sürüp gidiyor. Bu vesileyle kurumsal itibar meselesiyle ilgili olarak, meraklıları için, 'İtibar ancak bu kadar itibarsızlaştırılır.' başlığıyla 16 Nisan'da yayımlanan yazımızı hatırlatmak isteriz.
Not: Çok sevindik. Onur duyduk. Ancak GS'nin şampiyonluğunun tadını çıkarmak için henüz erken. Eğer FB'yi Kadıköy'de yenemez ya da en azından berabere kalamazsak, şampiyonluğun gerçek hazzından mahrum kalacağız demektir. Fatih Terim hocayı ise 8 sezonda 6 kez zafer elde ettiği için can-ı gönülden şimdiden kutlayabiliriz.
IMF Türkiye Direktörü Mark Lewis, Türkiye'nin 5 milyar dolarla IMF'ye finansal katkı sağlayacak ülkeler arasında yer alacağını belirttiği açıklamasında şöyle demiş:
'Türkiye'nin IMF'de rolü büyümektedir ve büyümeye de devam edecektir. Halihazırda Türkiye Alternatif İcra Direktörlüğüne başkanlık etmektedir ve 2014 yılı itibariyle de tam anlamıyla İcra Direktörlüğü başkanlığını üstlenecektir. İlaveten, gelecek aylarda tamamlanması beklenen IMF'nin oy ve sermaye reformu ile Türkiye IMF'nin en büyük 20 üyesinden biri olacak.'
Bu gelişmenin 'kamu diplomasisi' tarafında da parlak bir yansımasının olması ve uluslararası toplumun bilgilendirilmesi şart oldu. Ülke markasının gücü sözkonusu olduğunda 'kamu diplomasisi atakları'nın, en fonksiyonel enstrümanlardan biri olduğunu artık idrak etmiş bulunuyoruz. 'Doğru çalıştırılan' kamu diplomasisi süreçleri, kredi derecelendirme kuruluşlarının vereceği raporlardaki üsluba bile
'ince ayar' çekmeye muktedirdir.
'Haber İçin Çal'
Ankara'daki medya kuruluşlarında çalışan Türkiye Haber Kameramanları Derneği üyelerinin muhteşem bir klibi var. İzlemeyenlere, 'Haber İçin Çal' adlı klibi internetten bulmalarını tavsiye ediyoruz. Çankaya Köşkü'nde Milli Güvenlik Kurulu toplantısının bitmesini bekleyen iki muhabirin (Aysun Torun ve Anıl Ergin) 'Uzun ince bir yoldayım'ı söylemeleriyle başlayan klip, mesleğin heyecanını, neşesini, üzüntüsünü (Suriye'deki kayıp gazeteci Kadumi bölümü) tam da Aşık Veyselce, bilgece bir tavırla yansıtıyor.
Türkiye Haber Kameramanları Derneği'nin websitesinden aldığım 'haber kameramanı' tanımıyla, klibin anlamı daha da belirginleşiyor:
'Toplumsal sorumluluk bilinciyle ulusal ve uluslararası ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel, sportif ve toplumsal olayları, savaşları ve doğa olayların yerinde izleyen, izlediği olayları inisiyatifini kullanarak meslek etiği ve habercilik kuralları içinde görüntüleyen, çektiği haber görüntülerinin en kısa sürede yayına ulaşmasını sağlayan kişi.'
'Doğa İçin Çal' kliplerinden esinlenilerek hazırladıkları 'Haber İçin Çal'da kameramanların yanısıra muhabirler, yönetmenler, haber ajansı çalışanları rol almışlar, emek vermişler. Yapım ve yönetimini İsmail Köşeli, görüntü yönetmenliğini Kazım Özbek, Emrah Ozan, Timuçin İlbaylı, Erdoğan Uluocak, Celal Çevirgen, kurgu ve montajını Volkan Baripoğlu yapmış.
Hangi meslekte olursanız olun, işinizin sınırlarını dünyaya açabilecek ve görev tanımızda yazılı olmayan 'artıları', gelişme alanlarını görmezden gelirseniz, dolayısıyla mesleğinizin heyecanını yaşayıp yaşatamazsanız, yorulursunuz.
Helal olsun Ankaralı meslektaşlara!
Bu nasıl itibar?
Ulaşım sektöründe 'en itibarlı şirket' seçildiğini tam sayfa reklamla duyuran Metro Turizm'i, bir reklamveren olarak anlamak mümkün de, seçimi yapanlar için aynı anlayışı gösterme konusunda bu kadar cömert olabilir miyiz? Varan, Ulusoy, Kamil Koç, Pamukkale gibi 'ulaşım' ve 'itibar' denildiğinde hemen akla gelecek isimler dururken, neden Metro Turizm'in öne çıktığının bir izahı olmalı. Seçimi yapanlar, veya daha doğru bir ifadeyle araştırmayı yürütenler kimler?
Türkiye İtibar Endeksi 2012 sonuçlarını elde eden araştırma şirketi Xsights, bu çalışmayı İtibar Atölyesi adına İstanbul Ticaret Üniversitesi'nin akademik denetiminde gerçekleştirmiş. Sadece ulaşım değil, alkolsüz içecek, bilişim, otomotiv, tekstil, bankacılık, gıda, ilaç, turizm, beyaz eşya, elektronik eşya, sigorta sektörlerini kapsayan bu çalışma için Xsights'ın Yönetim Kurulu Başkanı Çiğdem Penn hanım şöyle demiş:
'Türkiye'nin 26 ilinde tesadüfi seçim metotları ile belirlenen denekler ile yüz yüze anket çalışması yaparak endeks verilerini topluyoruz. Dünyanın birçok ülkesinde uygulanan X-Reputation modelimizi biz Türkiye'nin yapısal özelliklerine uyumlu olarak yeniden düzenledik ve ülkemiz insanının çok önem verdiği 'güven' ve 'gönüldaşlık' kavramlarını da araştırmamıza dahil ederek 7 kademede itibarı ölçüyoruz.'
'Tesadüfi' seçim metotlarının itibarı üzerine akla düşebilecek en ufak bir kuşku, tüm çalışmaları şaibe altında bırakmayacak mıdır? Twitter dünyası başta olmak üzere diğer sosyal ve dijital medya ortamlarında 'Bu nasıl itibar?' tartışması sürüp gidiyor. Bu vesileyle kurumsal itibar meselesiyle ilgili olarak, meraklıları için, 'İtibar ancak bu kadar itibarsızlaştırılır.' başlığıyla 16 Nisan'da yayımlanan yazımızı hatırlatmak isteriz.
Not: Çok sevindik. Onur duyduk. Ancak GS'nin şampiyonluğunun tadını çıkarmak için henüz erken. Eğer FB'yi Kadıköy'de yenemez ya da en azından berabere kalamazsak, şampiyonluğun gerçek hazzından mahrum kalacağız demektir. Fatih Terim hocayı ise 8 sezonda 6 kez zafer elde ettiği için can-ı gönülden şimdiden kutlayabiliriz.