"Önce şu 10 maddede mutabık olalım"
Sabah Gazetesi - 21.05.2006
Bütün araştırmalar teyit ediyor: Ak Parti yerini koruyor. Oylarında ciddi bir azalma yok. Karşı tarafta henüz sağlam bir alternatif gözükmüyor. Muhalefet topuyla tüfeğiyle yükleniyor. Ak Parti çakılmış yerinde duruyor.Birkan Erdal`ın yönettiği yeni bir araştırmaya baktım. Değişen bir şey yok. Anar`ın rakamları da minör düşüşlerin dışında farklı bir tablo çizmiyor...
Bir ara Selim Oktar`ın yaptırdığı bir araştırmayı görmüştüm. Liderleri sormuşlardı. Partilerinin başından ayrılırlarsa ne olur diye bakmışlar. Bütün partilerin puanları düşüyormuş. Bir tanesi hariç. Onun lideri başından giderse puanları 12-14 kadar yükseliyormuş. Arife tarif gerekmez. Herkes biliyor hangi parti olduğunu. İnsanın inanası gelmiyor ama gerçek. Türkiye`de siyaset tablosu hiç böyle olmamıştı. Cevabımızı merak eden bazı dostlar soruyorlar, ne yapmalı diye. `Ne yapmalı`yı değil, daha önemli olanı, yani `ne yapmamalı`yı 10 maddede özetlemeye çalışalım.
1. Sadece Ak Parti`yi eleştirerek -gizli ajanda, anti laik tutum, kadrolaşma, yolsuzluklar- puan alamazsınız.
2. Gündemin peşine takılarak oylarınızı artıramazsınız.
3. `Üç İ` kuralını çalıştırmadan -İstişare, İkna, İttifak- sempatizanlarınızın sayısını çoğaltamazsınız.
4. Partilerin programlarını yan yana koyun, hangi temel meselede hangi temel farkınız var, sorun kendinize. Yoksa, bir şansınız da yok.
5. Gençlik, kadınlar ve sakatlar arasında örgütlenmediniz, bu gruplar için `laf ebeliği değil` somut bir marka vaadi oluşturamadınız ise, o kesimlerden de bir şey beklemeyin.
6. Ülkede şu anda tek etkili muhalefet yaptığı izlenimi veren sayın Cumhurbaşkanı ve Silahlı Kuvvetler`e sırtınızı vermek tek etkili taktiğinizse, iktidarı bilemem ama kesinlikle seçimi kazanamazsınız.
7. İnternet ortamını sadece başkanınızın sayfalar dolusu konuşmalarını yapıştırarak kullanır, etkileşimli dinamizmi getiremezseniz, gençlerle iletişim kuramaz, onların da oylarını alamazsınız.
8. Başkanınız dışında söyleminizi anlatacak, her türlü platformu kullanacak başka etkin kadrolarınız yoksa, güven unsurunu pekiştiremezseniz.
9. Yahu bekleyelim, yıpranmayalım, seçim hattına girdiğimizde `meydanlara akarız`, ülkeyi başkanımızın posterleriyle, iplere dizilmiş üçgen bayraklarla donatırız, binlerce aracın katılacağı konvoylar düzenleriz, seçim otobüslerinin üzerinden bağıra çağıra sarkarak dolanırız, ünlü bir şarkıcıyı yanımıza alırız, ritmik bir parçasını seçim şarkısı yaparız, bir reklamcı tutarız, bize hamasi mesajları olan bomba gibi bir reklam filmi yapar, sonra da ekranlara çıkar mevcut iktidara basarız kalayı diyorsanız, iyi niyetli zahmetinizin karşılığı 12 puanı geçmeyecektir.
10. Ve nihayet, Sadece başkanımızın kişiliği yeter, eşi de aklı başında biridir diye düşünüyorsanız, seçimlerden sonra sizi de başkanınızı da önlenemez bir hüsranın beklediğini üzülerek göreceksiniz demektir...
Peki, ne mi yapmalı? Önce bu 10 maddede mutabık olalım, sonrasına bakarız.
Moralimiz düzeldi
Lütfi Kırdar`ı binlerce davetli tıklım tıklım doldurmuştu. Kadir Has`ı sahnede ilk kez gördüm. Kadir Has Üniversitesi ve Kadir Has Vakfı`nın her yıl düzenlediği Kadir Has Ödülleri töreninde konuşuyordu. Eğitime trilyonlarca lira yatırım; trilyonlarca lira bağış. Onlarca okul ve devasa bir üniversite... Ödüller almış muhteşem bir tarihi bina... Akbank hisselerini üniversitenin emrine vermiş Kadir Bey. 10 yılda 1.5 milyar dolarlık bir fon bekleniyor. Buna rağmen müthiş bir tevazu ve dozunda bir özgüven. Binlerce insan yek vücut olup Kadir Bey`i ayakta alkışladı. Ülkemizin bütün varlıklı aileleri keşke orada olsalardı. En azından Sezen Aksu`nun doyumsuz konserini izler; morallerini düzeltirlerdi.
Farklı bir Küba
Sponsorluk alanındaki en etkili ve kalıcı işlerden biri kitap alanında yapılan çalışmalarda görülür. Tek bir koşulla: Süreklilik. Leica`nın Türkiye genel distribütörlüğünü alan Panatel, muhteşem bir kitapla bunun yeni bir örneğini veriyor. Özcan Ağaoğlu`nun `Sokakların Sesi Küba` adlı fotoğraf kitabı beni aldı götürdü. Nereye mi? Özellikle benim kuşağıma yakınsanız, Fidel ölmeden mutlaka Küba`yı yaşamalı diyenlerdenseniz, yayıncı kuruluş [email protected]`a yazın, kitaptan bir tane edinin; o zaman nerelere götürdüğünü siz de anlayacaksınız. Küba`ya gitmiş olmama rağmen, onu hiç böyle görmemiştim.
Bu reklam filmi izlenir
Reklamların tekrar tekrar izlenebilir olabilmeleri kritik başarı faktörüdür. Bakın reklama, kaçıncı izleyişte bıkmaya başlıyorsanız tespit edin. O rakam ne kadar yüksekse reklam o kadar başarılıdır. Buradan bakıldığındaÜlker`in Magnum`a rakip olarak çıkardığı Golf Bravo`nun reklamı koskoca bir bravoyu hak ediyor doğrusu. Kendisini anlatmak için Anadolu Ateşi`nin süper dansçılarını ve muhteşem müziğini seçmesi çok akıllıca bir iş. Ülker bu filmi dilediği kadar gösterebilir. Bu arada, aman Mustafa Erdoğan dikkat! Çocukları her yere salma; çünkü `güç kirlenmesi` (power polution) sendromuna çeyrek var...
Bütün araştırmalar teyit ediyor: Ak Parti yerini koruyor. Oylarında ciddi bir azalma yok. Karşı tarafta henüz sağlam bir alternatif gözükmüyor. Muhalefet topuyla tüfeğiyle yükleniyor. Ak Parti çakılmış yerinde duruyor.Birkan Erdal`ın yönettiği yeni bir araştırmaya baktım. Değişen bir şey yok. Anar`ın rakamları da minör düşüşlerin dışında farklı bir tablo çizmiyor...
Bir ara Selim Oktar`ın yaptırdığı bir araştırmayı görmüştüm. Liderleri sormuşlardı. Partilerinin başından ayrılırlarsa ne olur diye bakmışlar. Bütün partilerin puanları düşüyormuş. Bir tanesi hariç. Onun lideri başından giderse puanları 12-14 kadar yükseliyormuş. Arife tarif gerekmez. Herkes biliyor hangi parti olduğunu. İnsanın inanası gelmiyor ama gerçek. Türkiye`de siyaset tablosu hiç böyle olmamıştı. Cevabımızı merak eden bazı dostlar soruyorlar, ne yapmalı diye. `Ne yapmalı`yı değil, daha önemli olanı, yani `ne yapmamalı`yı 10 maddede özetlemeye çalışalım.
1. Sadece Ak Parti`yi eleştirerek -gizli ajanda, anti laik tutum, kadrolaşma, yolsuzluklar- puan alamazsınız.
2. Gündemin peşine takılarak oylarınızı artıramazsınız.
3. `Üç İ` kuralını çalıştırmadan -İstişare, İkna, İttifak- sempatizanlarınızın sayısını çoğaltamazsınız.
4. Partilerin programlarını yan yana koyun, hangi temel meselede hangi temel farkınız var, sorun kendinize. Yoksa, bir şansınız da yok.
5. Gençlik, kadınlar ve sakatlar arasında örgütlenmediniz, bu gruplar için `laf ebeliği değil` somut bir marka vaadi oluşturamadınız ise, o kesimlerden de bir şey beklemeyin.
6. Ülkede şu anda tek etkili muhalefet yaptığı izlenimi veren sayın Cumhurbaşkanı ve Silahlı Kuvvetler`e sırtınızı vermek tek etkili taktiğinizse, iktidarı bilemem ama kesinlikle seçimi kazanamazsınız.
7. İnternet ortamını sadece başkanınızın sayfalar dolusu konuşmalarını yapıştırarak kullanır, etkileşimli dinamizmi getiremezseniz, gençlerle iletişim kuramaz, onların da oylarını alamazsınız.
8. Başkanınız dışında söyleminizi anlatacak, her türlü platformu kullanacak başka etkin kadrolarınız yoksa, güven unsurunu pekiştiremezseniz.
9. Yahu bekleyelim, yıpranmayalım, seçim hattına girdiğimizde `meydanlara akarız`, ülkeyi başkanımızın posterleriyle, iplere dizilmiş üçgen bayraklarla donatırız, binlerce aracın katılacağı konvoylar düzenleriz, seçim otobüslerinin üzerinden bağıra çağıra sarkarak dolanırız, ünlü bir şarkıcıyı yanımıza alırız, ritmik bir parçasını seçim şarkısı yaparız, bir reklamcı tutarız, bize hamasi mesajları olan bomba gibi bir reklam filmi yapar, sonra da ekranlara çıkar mevcut iktidara basarız kalayı diyorsanız, iyi niyetli zahmetinizin karşılığı 12 puanı geçmeyecektir.
10. Ve nihayet, Sadece başkanımızın kişiliği yeter, eşi de aklı başında biridir diye düşünüyorsanız, seçimlerden sonra sizi de başkanınızı da önlenemez bir hüsranın beklediğini üzülerek göreceksiniz demektir...
Peki, ne mi yapmalı? Önce bu 10 maddede mutabık olalım, sonrasına bakarız.
Moralimiz düzeldi
Lütfi Kırdar`ı binlerce davetli tıklım tıklım doldurmuştu. Kadir Has`ı sahnede ilk kez gördüm. Kadir Has Üniversitesi ve Kadir Has Vakfı`nın her yıl düzenlediği Kadir Has Ödülleri töreninde konuşuyordu. Eğitime trilyonlarca lira yatırım; trilyonlarca lira bağış. Onlarca okul ve devasa bir üniversite... Ödüller almış muhteşem bir tarihi bina... Akbank hisselerini üniversitenin emrine vermiş Kadir Bey. 10 yılda 1.5 milyar dolarlık bir fon bekleniyor. Buna rağmen müthiş bir tevazu ve dozunda bir özgüven. Binlerce insan yek vücut olup Kadir Bey`i ayakta alkışladı. Ülkemizin bütün varlıklı aileleri keşke orada olsalardı. En azından Sezen Aksu`nun doyumsuz konserini izler; morallerini düzeltirlerdi.
Farklı bir Küba
Sponsorluk alanındaki en etkili ve kalıcı işlerden biri kitap alanında yapılan çalışmalarda görülür. Tek bir koşulla: Süreklilik. Leica`nın Türkiye genel distribütörlüğünü alan Panatel, muhteşem bir kitapla bunun yeni bir örneğini veriyor. Özcan Ağaoğlu`nun `Sokakların Sesi Küba` adlı fotoğraf kitabı beni aldı götürdü. Nereye mi? Özellikle benim kuşağıma yakınsanız, Fidel ölmeden mutlaka Küba`yı yaşamalı diyenlerdenseniz, yayıncı kuruluş [email protected]`a yazın, kitaptan bir tane edinin; o zaman nerelere götürdüğünü siz de anlayacaksınız. Küba`ya gitmiş olmama rağmen, onu hiç böyle görmemiştim.
Bu reklam filmi izlenir
Reklamların tekrar tekrar izlenebilir olabilmeleri kritik başarı faktörüdür. Bakın reklama, kaçıncı izleyişte bıkmaya başlıyorsanız tespit edin. O rakam ne kadar yüksekse reklam o kadar başarılıdır. Buradan bakıldığındaÜlker`in Magnum`a rakip olarak çıkardığı Golf Bravo`nun reklamı koskoca bir bravoyu hak ediyor doğrusu. Kendisini anlatmak için Anadolu Ateşi`nin süper dansçılarını ve muhteşem müziğini seçmesi çok akıllıca bir iş. Ülker bu filmi dilediği kadar gösterebilir. Bu arada, aman Mustafa Erdoğan dikkat! Çocukları her yere salma; çünkü `güç kirlenmesi` (power polution) sendromuna çeyrek var...