''''Pseudo (sözde) akil''''lerin işi zor 26.03.2013
Köşe yazarları 'akil adam listeleri' hazırlıyor. Kolay iş değil elbette herkesin sinir uçlarının açıkta olacağı ve son derece dikkatli olmayı gerektiren bir sürece nezaret edeceklere nezaret etmek (!). En iyisi liste işlerine hiç karışmamak, sorumluluk almamak… Herhangi bir anlaşmazlık olasılığına karşı, görüşlerine başvurulacak, dünyanın ve Türkiye'nin temel meselelerine hâkim, bilgili, aklıselim sahibi ve gönül ehli insanları sıralamak... Amma riskli iş… 'Akil adamlar' kavramını ortaya atmak, pek çok başka riski de beraberinde getiriyor. Bu tür toplantıları düzenleyenler işe, aynı amaçla yola çıksalar, kendi aralarında 'akil adamlardan' söz etseler de, projelerine 'Ortak Akıl Toplantısı', 'Başlama Vuruşu Toplantısı', 'Sürdürülebilirlik Toplantısı', 'Arama Toplantısı', 'Zirve', 'Şura' gibi, steril, suya sabuna fazla dokunmayan kelimenin tam anlamıyla 'ortadan' kavramlarla idare ederler.
Oysa 'akil adam' az buz bir yük getirmiyor… Gücün adalet, insanlık ve beşeri tekamül adına kullanılıp kullanılma-dığını radarlarıyla tarıyarak tespit eden, uyaran geniş ufuklu bilgeler!.. Buyurun!..
Küreselleşme sonrasının dünyasından bugüne geldiğimizde, bu türden durmuş oturmuş 'büyük vizyonerler'den, akil adam olabilme mazhariyetinden söz ederken şu dörtlü halkanın içiçe geçmesi öngörülüyor olmalı:
'Veri – enformasyon – bilgi – bilgelik' çizgisinde bir derinlik.
Tek tek bakalım bu halkalara:
Veri, ham rakam'a işaret ediyor olmalı. Dışişleri Bakanımı Sayın Ahmet Davutoğlu'nun 'Stratejik Deinlik' kitabındaki 'Tasvir'e tekabül eder herhalde.
Enformasyon, tasnif edilmiş veri'den başka bir şey değil aslında. Davutoğlu Hoca'nın 'Açıklama' ve 'Anlama' kısmıyla karşılanabilir belki…
Bilgi ise 'yorumlanmış enformasyon' anlamına geliyor, çok kısa bir ifadeyle. Hoca'da 'Anlamlandırma' diye söz edilen düşünce evreni, bu olabilir…
Bu ilk üçü için 'olmazsa olmaz' koşul, şöyle ifade edilebilir mi: 'Akıl ve yanı sıra zekâ'…
Zaten bu ilk üçüne sahip olana 'entelektüel' demiyorlar mı? Akıl ve zekâ ile donatılmış bilgiye sahip olmak 'akil adam' olmak için yeterli değil. Bilgelik, bu sayılanlardan daha öte bir yerlerde aranmalı. Peki, nerede?..
Akil adam ya da bilge kişi olmak için ilk üçünün üzerine eklenmesi gereken melekenin bir okulu ve öğreteni yok...
Çünkü Veri, Enformasyon ve Bilgi aşamalarından sonra dördüncü adım, iki kritik 'hasleti' gereksinir: Ruhsal tekâmül ve Vicdan...
Bu dördüncü aşamayla 'Stratejik Derinlik'te 'Yönlendirme' olarak karşılaşmak mümkün… Vicdani üstünlük, ruhsal tekâmülde irtifa olmadıkça bilgelikten, akil olmaktan, yani yönlendirebilme kapasitesinden söz etmek mümkün değildir. Meseleye dördüncü boyutuyla bakabilmek vicdani üstünlük gerektirir.
Ülkemizde ufkun ötesindeki ufukları da görebilen, ancak 'Ben burdayım!' diye bağırmaya tenezzül buyurmayan, buna ihtiyacı da olmayan ustalardan bazılarının adlarına 'akil adamlar listesi' hazırlayan köşe yazarlarımızın sütunlarında rastlamak mümkün. Ancak kendini 'en akil' olarak görüp, kareye girmek için çırpınanlar da ortada.
Nihai liste açıklandığında, o listeye girememiş olanlar ne yapacaklar? Gerçek bilgelerden en küçük bir ses çıkarmayacağı kesin… Peki ya kendilerinin sınavda kalmış gibi hissedecek kerameti kendinden menkul 'pseudo akil ve bilge'ler ya da onların 'yancıları' ne yapacaklar sizce?.. Ne renkli 'akıllar' üretilecek. İzlemeye değer…
Bir işe yaramayabilir ancak kendi hedef kitlelerinde zevahiri (görünümü) kurtarır belki…
Bir Dolarlık CEO
ABD'nin en büyük perakende şirketlerinden biri olan Sears Holding CEO'su Edward Lampert'in 1 Dolar maaş alacağı açıklanmış. Hem de yıllık. Taraf gazetesi haberi verirken 'ABD'de büyük şirketlerin CEO'ları, şirketlerinin gelirlerini etkilememek için maaşlarından feragat ediyor' yorumunu da yapmış. Haberin devamı da şöyle:
'Lampert'in 2 milyon dolara kadar nakit ya da hisse prim opsiyonu ve hisselerden yıllık 4.5 milyon dolar gelir etme seçeneği olduğu belirtildi. Lampert'in şirkete destek için böyle bir karar aldığı söyleniyor.'
Küresel finans krizinin ABD ve Avrupa'da oluşturduğu hasara dair örnekleri işitmekten yorgun düştük. Geçtiğimiz günlerde de Fransız polisi, eski Fransa Devlet Bakanı Sarkozy ile ilgili bir soruşturma kapsamında IMF Başkanı Christine Lagarde'ın Paris'teki evinde arama yaptı mesela... Bu türden haberler duyar mıydık beş-on yıl evvel?
CEO'nun hisselerden elde edeceği gelirle, yılda sembolik 1 Dolar alma meselesini fazlasıyla telafi edeceği kesin olmasına kesin de, ortalıktaki 'güven duygusu erozyonu'na defalarca dikkatleri çekmek lazım. Kırk takla atıyorlar piyasalardaki güven zeminini oluşturup, üzerinde adam gibi yürüyebilmek için.
'Batı'nın maneviyatını aradığı'nı artık sadece düşünürlerinden değil, CEO'ların tutumundan da anlar hale geldik. Yine de Batılı iletişimcilere çok fazla iş düştüğünü hatırlatalım. Öncelikle 'CEO'lara maneviyat arama dersleri' vermeye bir an önce başlasalar iyi olur.
Oysa 'akil adam' az buz bir yük getirmiyor… Gücün adalet, insanlık ve beşeri tekamül adına kullanılıp kullanılma-dığını radarlarıyla tarıyarak tespit eden, uyaran geniş ufuklu bilgeler!.. Buyurun!..
Küreselleşme sonrasının dünyasından bugüne geldiğimizde, bu türden durmuş oturmuş 'büyük vizyonerler'den, akil adam olabilme mazhariyetinden söz ederken şu dörtlü halkanın içiçe geçmesi öngörülüyor olmalı:
'Veri – enformasyon – bilgi – bilgelik' çizgisinde bir derinlik.
Tek tek bakalım bu halkalara:
Veri, ham rakam'a işaret ediyor olmalı. Dışişleri Bakanımı Sayın Ahmet Davutoğlu'nun 'Stratejik Deinlik' kitabındaki 'Tasvir'e tekabül eder herhalde.
Enformasyon, tasnif edilmiş veri'den başka bir şey değil aslında. Davutoğlu Hoca'nın 'Açıklama' ve 'Anlama' kısmıyla karşılanabilir belki…
Bilgi ise 'yorumlanmış enformasyon' anlamına geliyor, çok kısa bir ifadeyle. Hoca'da 'Anlamlandırma' diye söz edilen düşünce evreni, bu olabilir…
Bu ilk üçü için 'olmazsa olmaz' koşul, şöyle ifade edilebilir mi: 'Akıl ve yanı sıra zekâ'…
Zaten bu ilk üçüne sahip olana 'entelektüel' demiyorlar mı? Akıl ve zekâ ile donatılmış bilgiye sahip olmak 'akil adam' olmak için yeterli değil. Bilgelik, bu sayılanlardan daha öte bir yerlerde aranmalı. Peki, nerede?..
Akil adam ya da bilge kişi olmak için ilk üçünün üzerine eklenmesi gereken melekenin bir okulu ve öğreteni yok...
Çünkü Veri, Enformasyon ve Bilgi aşamalarından sonra dördüncü adım, iki kritik 'hasleti' gereksinir: Ruhsal tekâmül ve Vicdan...
Bu dördüncü aşamayla 'Stratejik Derinlik'te 'Yönlendirme' olarak karşılaşmak mümkün… Vicdani üstünlük, ruhsal tekâmülde irtifa olmadıkça bilgelikten, akil olmaktan, yani yönlendirebilme kapasitesinden söz etmek mümkün değildir. Meseleye dördüncü boyutuyla bakabilmek vicdani üstünlük gerektirir.
Ülkemizde ufkun ötesindeki ufukları da görebilen, ancak 'Ben burdayım!' diye bağırmaya tenezzül buyurmayan, buna ihtiyacı da olmayan ustalardan bazılarının adlarına 'akil adamlar listesi' hazırlayan köşe yazarlarımızın sütunlarında rastlamak mümkün. Ancak kendini 'en akil' olarak görüp, kareye girmek için çırpınanlar da ortada.
Nihai liste açıklandığında, o listeye girememiş olanlar ne yapacaklar? Gerçek bilgelerden en küçük bir ses çıkarmayacağı kesin… Peki ya kendilerinin sınavda kalmış gibi hissedecek kerameti kendinden menkul 'pseudo akil ve bilge'ler ya da onların 'yancıları' ne yapacaklar sizce?.. Ne renkli 'akıllar' üretilecek. İzlemeye değer…
Bir işe yaramayabilir ancak kendi hedef kitlelerinde zevahiri (görünümü) kurtarır belki…
Bir Dolarlık CEO
ABD'nin en büyük perakende şirketlerinden biri olan Sears Holding CEO'su Edward Lampert'in 1 Dolar maaş alacağı açıklanmış. Hem de yıllık. Taraf gazetesi haberi verirken 'ABD'de büyük şirketlerin CEO'ları, şirketlerinin gelirlerini etkilememek için maaşlarından feragat ediyor' yorumunu da yapmış. Haberin devamı da şöyle:
'Lampert'in 2 milyon dolara kadar nakit ya da hisse prim opsiyonu ve hisselerden yıllık 4.5 milyon dolar gelir etme seçeneği olduğu belirtildi. Lampert'in şirkete destek için böyle bir karar aldığı söyleniyor.'
Küresel finans krizinin ABD ve Avrupa'da oluşturduğu hasara dair örnekleri işitmekten yorgun düştük. Geçtiğimiz günlerde de Fransız polisi, eski Fransa Devlet Bakanı Sarkozy ile ilgili bir soruşturma kapsamında IMF Başkanı Christine Lagarde'ın Paris'teki evinde arama yaptı mesela... Bu türden haberler duyar mıydık beş-on yıl evvel?
CEO'nun hisselerden elde edeceği gelirle, yılda sembolik 1 Dolar alma meselesini fazlasıyla telafi edeceği kesin olmasına kesin de, ortalıktaki 'güven duygusu erozyonu'na defalarca dikkatleri çekmek lazım. Kırk takla atıyorlar piyasalardaki güven zeminini oluşturup, üzerinde adam gibi yürüyebilmek için.
'Batı'nın maneviyatını aradığı'nı artık sadece düşünürlerinden değil, CEO'ların tutumundan da anlar hale geldik. Yine de Batılı iletişimcilere çok fazla iş düştüğünü hatırlatalım. Öncelikle 'CEO'lara maneviyat arama dersleri' vermeye bir an önce başlasalar iyi olur.