"Risk yok, kazanç yok!"
Sabah Gazetesi - 16.04.2006
Boya firmalarının kaçınılmaz kaderidir. Hangi marka boyanın kullanılacağına amatör olarak evini boyayan az sayıda tüketici dışında inşaatçılar ve ustalar karar verir. Hedef kitle bunlardır yani. Bu yüzden de boya firmaları bu hedef kitleyi hizalayan reklamlar yaparlar. Oysa bu kitle, TV izleyicisinin ve gazete okurunun çok minik bir bölümünü oluşturur. Genel kitle birbirine benzeyen ve kendilerini hizalamayan bu reklamlardan sıkılabilir. Aynen bazı deterjan reklamlarından erkek izleyicilere gına gelmesi gibi...
Markom Leo Burnett reklam ajansı son Polisan reklamında bu çelişkiyi bir hayli çözmüş gibi. Öyle bir hikaye bulmuş ki herkesin ilgisini çekecek. Bir hanımın yanından kalkan adam bir anlık şaşkınlıkla heyecana kapılıp eşini aramak için telefona sarılır. Oysa yatakta yatan, eşidir. Kilit mesaj çok net: Polisan çevreyi o kadar değiştirir ki, insan nerede olduğunu şaşırabilir.
Kullanılan cinas süper. Biraz riskli, ama bilindiği üzere risk yoksa kazanç da yok. Kampanyanın yazılı basın ayağı yokmuş. İşte bunu anlamadım. Mutlaka bir sebebi vardır da, bizim aklımız ermiyor herhalde, entegrasyon eksikliğine... Bu arada bu reklam filminin PR`nı başarıyla yürüten İdea Halkla İlişkiler`i de kutluyorum.
Biz okuyoruz...
Eş dost, öğrenciler sık sık sorarlar Şu sıra ne okuyorsun diye. Biz de Hiç kitap okumama, hiç sinemaya gitmeme mertebesine bu mertebeye `fenafillah` da denebilirhenüz erişememiş olduğumuz için bir şeyler okuyoruz tabii. Bir değer kazanmak ve anlam ifade etmek adına verilen yaşam mücadelesinde insanlığın kültür ve değer mirasından yararlanmayı reddetmediğimiz için, bizim ne yaptığımızı merak edenlere de hoşgörü ile yaklaşıyoruz.
Burada da zaman zaman meraklısı için bu manada minik tavsiyelerimiz olur. Şu sıra konuları itibarıyla biraz geç kaldığım izlenimi yaratsa da, hiç olmamasındansa geç olması evladır ilkesinden hareketle şu kitaplarla haşır neşirim: İlber Ortaylı`nın İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı (Alkım), Elif Şafak`ın Araf (Metis) ve Çanakkale Savaşları ile ilgili cehaletimi bir şekilde keşfetmiş olan meslektaşım Barika Göncü`nün gönderdiği ve araştırmacı gazeteci olan kardeşinin kaleme aldığı bir araştırma kitabı: Gürsel Göncü ve Şahin Aldoğan, Siperin Ardı Vatan...
Bu reklam eskimez
Devlet Baba reklam yapsa herhalde böyle yapardı. İş Bankası`nın son reklamı bende Devlet gibi banka! algısı yarattı. Türk toplumunun değer sistemi içinde muhafazakarlığın ve ulusalcılığın yükseldiğini araştırmalar ortaya koyarken, İş Bankası`ndan da böyle bir film yapması beklenirdi. İlköğretim okullarına ulusal bilinci kuvvetlendirmek için programlar yapılır ya. Onlara gerek yok. Bu filmi göstersinler yeter. İş Bankası`nın temel iletişim stratejisi buysa, bu hedefi 12`den vuracaktır.
Sıra reklamı verende
Reklamlarda duygusallık başarının anahtarı. Demodeliklerini ısrarla koruyan, `daha beyaz, daha parlak yıkarım` diye tepinen bazı deterjanlar dışında rasyonel faydaya dayalı iletişim kuran kimse kalmadı.
Kilit mesajın zor taşındığı alanlardan biri de leasing. Nemenem bir şey olduğunu kimse tam bilmeden kalk bir de işin duygusal yanını vurgula. Tayfa reklam ajansı bizce bu işi başarmış; hem de bir taşla iki kuş vurarak. Mesaj son derece etkili: İşine gözü gibi bakan doğruyu bilir, Garanti Leasing`e gelir! Vurulan ikinci kuş ise işin maliyeti. Çekimler son derece ekonomik halledilmiş. Garanti Leasing bu reklamları sık gösterebilirse, karada ölüm yok. Ajans görevini yapmış, sıra reklamverende...
Boya firmalarının kaçınılmaz kaderidir. Hangi marka boyanın kullanılacağına amatör olarak evini boyayan az sayıda tüketici dışında inşaatçılar ve ustalar karar verir. Hedef kitle bunlardır yani. Bu yüzden de boya firmaları bu hedef kitleyi hizalayan reklamlar yaparlar. Oysa bu kitle, TV izleyicisinin ve gazete okurunun çok minik bir bölümünü oluşturur. Genel kitle birbirine benzeyen ve kendilerini hizalamayan bu reklamlardan sıkılabilir. Aynen bazı deterjan reklamlarından erkek izleyicilere gına gelmesi gibi...
Markom Leo Burnett reklam ajansı son Polisan reklamında bu çelişkiyi bir hayli çözmüş gibi. Öyle bir hikaye bulmuş ki herkesin ilgisini çekecek. Bir hanımın yanından kalkan adam bir anlık şaşkınlıkla heyecana kapılıp eşini aramak için telefona sarılır. Oysa yatakta yatan, eşidir. Kilit mesaj çok net: Polisan çevreyi o kadar değiştirir ki, insan nerede olduğunu şaşırabilir.
Kullanılan cinas süper. Biraz riskli, ama bilindiği üzere risk yoksa kazanç da yok. Kampanyanın yazılı basın ayağı yokmuş. İşte bunu anlamadım. Mutlaka bir sebebi vardır da, bizim aklımız ermiyor herhalde, entegrasyon eksikliğine... Bu arada bu reklam filminin PR`nı başarıyla yürüten İdea Halkla İlişkiler`i de kutluyorum.
Biz okuyoruz...
Eş dost, öğrenciler sık sık sorarlar Şu sıra ne okuyorsun diye. Biz de Hiç kitap okumama, hiç sinemaya gitmeme mertebesine bu mertebeye `fenafillah` da denebilirhenüz erişememiş olduğumuz için bir şeyler okuyoruz tabii. Bir değer kazanmak ve anlam ifade etmek adına verilen yaşam mücadelesinde insanlığın kültür ve değer mirasından yararlanmayı reddetmediğimiz için, bizim ne yaptığımızı merak edenlere de hoşgörü ile yaklaşıyoruz.
Burada da zaman zaman meraklısı için bu manada minik tavsiyelerimiz olur. Şu sıra konuları itibarıyla biraz geç kaldığım izlenimi yaratsa da, hiç olmamasındansa geç olması evladır ilkesinden hareketle şu kitaplarla haşır neşirim: İlber Ortaylı`nın İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı (Alkım), Elif Şafak`ın Araf (Metis) ve Çanakkale Savaşları ile ilgili cehaletimi bir şekilde keşfetmiş olan meslektaşım Barika Göncü`nün gönderdiği ve araştırmacı gazeteci olan kardeşinin kaleme aldığı bir araştırma kitabı: Gürsel Göncü ve Şahin Aldoğan, Siperin Ardı Vatan...
Bu reklam eskimez
Devlet Baba reklam yapsa herhalde böyle yapardı. İş Bankası`nın son reklamı bende Devlet gibi banka! algısı yarattı. Türk toplumunun değer sistemi içinde muhafazakarlığın ve ulusalcılığın yükseldiğini araştırmalar ortaya koyarken, İş Bankası`ndan da böyle bir film yapması beklenirdi. İlköğretim okullarına ulusal bilinci kuvvetlendirmek için programlar yapılır ya. Onlara gerek yok. Bu filmi göstersinler yeter. İş Bankası`nın temel iletişim stratejisi buysa, bu hedefi 12`den vuracaktır.
Sıra reklamı verende
Reklamlarda duygusallık başarının anahtarı. Demodeliklerini ısrarla koruyan, `daha beyaz, daha parlak yıkarım` diye tepinen bazı deterjanlar dışında rasyonel faydaya dayalı iletişim kuran kimse kalmadı.
Kilit mesajın zor taşındığı alanlardan biri de leasing. Nemenem bir şey olduğunu kimse tam bilmeden kalk bir de işin duygusal yanını vurgula. Tayfa reklam ajansı bizce bu işi başarmış; hem de bir taşla iki kuş vurarak. Mesaj son derece etkili: İşine gözü gibi bakan doğruyu bilir, Garanti Leasing`e gelir! Vurulan ikinci kuş ise işin maliyeti. Çekimler son derece ekonomik halledilmiş. Garanti Leasing bu reklamları sık gösterebilirse, karada ölüm yok. Ajans görevini yapmış, sıra reklamverende...